Arama:
Sağlık Bilişimi Kurumlara Ne Sağlar?

Medikal News  20 Haziran 2015

Prof.Dr. Alper CİHAN

Dünyada geleceği tahmin konusunda en ünlü isimlerin bile yanılmaları mümkündür. Buna en iyi örneklerden biri Amerika Patent Ofisi Başkanı Charles Duel’in 1899 yılında “Artık dünyada keşfedilecek bir şey kalmadı” sözüdür. Microsoft’un yaratıcısı Bill Gates’in “640 K memory herkes için yeterli olacaktır” demesi de bugün için herkesin hata yapabildiğini veya geleceği tahmin etmekte nasıl yanılabileceğini göstermektedir. Ancak bu demek değildir ki; en ünlü insanlar bile gelecek konusunda yanılıyorken biz nereden bileceğiz. Bu ünlü insanların geleceğe yön veren fikirleri ve çalışmalarının yanında yanılgıları da elbette olacaktır. Ancak gelecek, bugünkü sorunlara eldeki kısıtlara takılmadan çözüm getirebilecek yaratıcı düşüncelerle ortaya çıkacaktır. Farkındalıklar, yaklaşımlar, paradigmalar değişecektir ve sorunların gerçek nedenleri ile beklentinin gerçekte ne olduğu analiz edildikten sonra eski paradigmalara aldırmadan neler yapılabileceği insanlığın ve girişimcilerin ufkunu açacaktır. Bu noktada KAİZEN’in “5 Kez Neden” sorusunun sorulması yöntemi en faydalı ve basit metotlardan biridir. Ancak buradan arka arkaya aynı soruna neden sorusunun 5 kez sorulması anlaşılmamalıdır. Kazien sistemi; bir soruna neden sorusu sorulduktan sonra ortaya çıkan yeni soruna bu sefer tekrar neden diye sorulmasını, oradan da çıkan yeni soruna tekrar neden diye sorulmasını ve böylece beşinci ve iyileştirilebilir kök nedeni bulmayı önermektedir. Sağlık bilişimi, genel bilişim konuları veya diğer sektörlerdeki faydalara benzer olarak altı temel fayda üzerinde tartışılabilmektedir. Tablo 1’de görüldüğü gibi sağlık bilişimi aslında hiçbir şeyi yoktan var edemeyeceği gibi mevcut bir sorunu da vardan yok edemeyecektir. Genel teoride bilişim olmadan yapmamızın imkânsız olduğu bir olayı bilişimle de yapamayacağımız genel kuraldır. Dolayısı ile bilişim sistemi var iken yapamadığımız bir olayı çok büyük bir ihtimalle bilişim yok iken de yapamıyoruzdur. Ancak genelde suçlanan hep bilişim sistemidir. Program bunu yapamadı, yazılımcı yapamadı, firma yapamıyor kelimeleri aslında çok kolay bir şekilde kendimizi veya başarısız sistemimizi aklama ve yansıtma mekanizmasıdır. Bilişim günlük, operasyonel veya organizasyonel işlerimizde bize zaman kazandırır, iş gücü kazandırır, maliyetleri azaltır, yatırımların geri dönüş hızını artırır, belli kurallar çerçevesinde çalışmaya zorladığı için standartlaşma sağlar, yarattığı yeni paradigma ve bilgi sayesinde üzerinde çalışılacak yeni alanlar açar ve belki de en önemli noktalarından biri aklımıza akıl katarak öngörümüzü artırır.

Tablo 1. Sağlık bilişiminin sektöre fayda yöntemleri

Fayda 1: Zaman tasarrufu
Fayda 2: İşgücü tasarrufu
Fayda 3: Maliyet azalması (ROI azalması)
Fayda 4: Standartlaşma sağlaması
Fayda 5: Yeni alanlar açılması
Fayda 6: Öngörü oluşturması

Bu faydalara örnek vermek daha iyi anlaşılır olmasını sağlayacaktır. Zaman tasarrufu konusunda çoğunlukla iletişim ve ulaşım imkânlarının hızlanması örnek verilmektedir. Bir sonucu, bilgiyi, dosyayı bir yerden bir yere ulaştırma veya dağıtma zamanlarının bu sistemlerle saniyelerin altına düşmesi iyi bir örnektir. Bunun yanında bilgi yönetiminde verilerin tek tek toplanmasından ziyade network ve bilgisayarlar aracılığı ile de oluşturulması iyi bir zaman kazanma örneğidir. İş gücü tasarrufu yukarıdaki örnek ile doğrudan ilişkili bir fayda mekanizmasıdır. Bilişim yokken yaptığımız işleri burada zaman ve hız artışı ile ve otomatize işlemler ile daha az işgücü kullanarak oluşturmamız en önemli faydalardan biridir. Özellikle de sağlık alanında toplam maliyetin en önemli payının insan iş gücü maliyeti olduğu düşünülür ise buradaki sadece zaman tasarrufu dolayısı ile oluşan iş gücü tasarrufu ciddi kazanımlar sağlamaktadır.

Yukarıdaki ilk iki konunun doğrudan ve dolaylı birçok konu etrafındaki etkisi ile maliyet azalması bilişim sistemlerinin en önemli kazanımlarından biridir. Kendine yapılan yatırımdan çok daha fazlasını kazandırmayan bir sistem varoluşunu sürdüremeyecektir. Sağlık bilişiminde bu yatırımın geri dönüşü Tablo 1’de görülen ilk üç madde ile doğrudan oluşturmaktadır. Zaman kısalmakta, daha az iş gücü kullanılmakta ve finansal sistem ölçülebilir hale gelerek net kazançlar doğrudan hesaplanabilmektedir. Kurumumuzda hiç girişimci yönetim ve iyileştirmeci anlayış sergilemesek bile kendiliğinden bu faydalar görülecektir. Diğer üç madde ile ise dolaylı ve belki de ilk üçünden daha fazla kazanım sağlamaktadır.

Kurumların en önemli maliyetlerinden biri kalitesizlik maliyetidir. Bu genellikle de kurumların kalitesizliği ve düzensizliğinden dolayı kabul edilmeyen veya gözün kendini görmemesi gibi farkına varılmayan bir maliyettir. Yapılan birçok çalışmada bu maliyetlerin % 50 dolaylarında olduğunu gösteren bulgular vardır. Bilişimin en önemli kazanımlarından birisi standartlaşma ve düzenli çalışma faydasıdır. Benzer işleri her seferinde gelişi güzel alışkanlıklar şeklinde değil, her defasında planlandığı gibi, tasarlandığı gibi, ölçülebilir ve değerlendirilebilir şekilde yapılması sağlanabilmektedir. Örnek olarak; hasta kayıt mekanizmaları, randevu sistemleri, poliklinik muayene sistemleri, tetkik işlemleri gibi birçok işlem gösterilebilir. Bu standartlaşma ile de aynı zamanda veya daha kısa zamanda eskisinden daha başarılı ve daha çok hizmet üretmek mümkün olabilmektedir. Personel veya hasta değişse de yapılan işlemlerin hepsi belli kurallar doğrultusunda yürümek zorunda kalmaktadır. Bu planlı çalışma doğrudan geri kazanım sağladığı gibi, zaman biriminde yapılan işin artması veya memnuniyet artışına bağlı talebin artması gibi katma değerler ile hem doğrudan, hem de dolaylı olarak yatırımların geri dönüşünü hızlandırmaktadır.

Bir diğer fayda alanı da daha önceden yapmadığımız, teknoloji ve bilişim işbirliği ile artan ufkumuzun bize yeni işler yaptırmasıdır. Yeni tedavilerin ortaya çıkması, imkânsızlıkların imkân haline dönüşmesi gibi temel paradigma değişimleri yaşanmaktadır. Bu konuda çığ gibi artan sayısız örnekler vardır. Buna en güzel örneklerden biri diyabet hastalarının uzaktan kan şekeri takibi ile tedavisinin yönlendirilebilmesidir. Radyoloji filmlerinin başka mekânlarda raporlanabilmesidir. Radyoterapi yöntemleri ile ulaşamadığımız tümörlere ışın kılıcı ile tedavi yapma yöntemleridir. Anlık olarak hastaları tele izleme araçları ile verilerini doğrudan sisteme aktarma ve anlık kararlar alarak hekimlere yardımcı araçları çıkarmadır. Lenslere yerleştirilen mikroçipler ile hastaların gözyaşı sıvılarından tetkik çalışarak uzaktan sisteme yükleme ve sürekli izleme yöntemlerinin gelişmesidir. Robotik cerrahiler ile insan elinin sınırlılıklarını elektromekanik cihazlar yardımı ile aşma ve hassasiyeti artırma, görüntüyü büyütme, ulaşılamaz aralıklara ve vücut boşluklarına daha az travma ile ulaşmayı sağlayarak ameliyat yöntemlerinin geliştirilmesidir. Bu konuda binlerce fayda alanı bulunmakta ve her birinde çok hızlı ilerlemeler yaşanmaktadır. Çığ gibi büyüyen bu alanda ülkemizin de yatırımları artırması, bu alanda çalışanların daha da motive edilmesi gerekmektedir.

Bir diğer fayda alanı olarak öngörü oluşturma karşımıza çıkmaktadır. Bu öngörü oluşturma yukarıda sayılanların daha iyi anlaşılması ile başlayacak, bilgi üretme ile devam edilecektir. Burada bilgi teorisini biraz açmak gereklidir. Toplumumuzda bilgi kelimesi çok yanlış anlaşılmaktadır. Bizim dilimizde karşılığı budur, diğer dillerdeki karşılığı bizi bağlamaz algısı temel hatalardan biridir. Dil biliminde kelimeler kendinden bir anlam üretmezler. Harflerin yan yana diziliş sırası veya ritmi bize anlam ifade etmez. İnsan beyni nesne ve hareketle kayıt eden bir yapıya sahiptir ve dil bilim de bu nesne veya hareketi tanımlamaya yöneliktir. Dillerin bir biri ile karşılaştırması veya yorumlanmasında nesne ve hareketlere verilen anlamlar ile bunlar arasında kurulan bağlantıların epistemolojik incelemesi bizi doğrulara götürebilecektir.

Dünyada nesnelerden veya olaylardan elde edilen kayıtlara data, bizde de veri denmektedir. Bir nesnenin, adı, ağırlığı, fonksiyonu gibi onu tanımlayan her kayıt bir veridir. Olaylarında adı, sayısı, tanımı gibi her türlü kayıt bir veridir. Ancak toplumumuzda genel olarak bu bilgi olarak adlandırılmaktadır. Bu kayıtlardan yapılan matematiksel veya mantıksal işlemler ile yorum getirmeye de literatürde information, dilimizde de malumat denmektedir. Bilgi ise gerçekte çok çok farklı ve çok üst bir nesnedir. Aslında nesnel bir varlığa sahip olabiliyor ise bilgiden söz edilebilmektedir. Bilgi olabilmesi için veri ve malumat yoluyla elde edilen değerlerin üçüncü kişilerin veya geleceğin beklentilerine veya sorunlarına çözüm oluşturması şarttır. Yani ortaya bir değer koymalıdır ve değer de üretenlerden başkalarının onu kullanmaya verdiği önem ve değerle ölçülmelidir. Eğer üretenler veya sonrakiler onu kullanmıyor ise değer vermemişlerdir, değersiz bulmuşlardır. İş burada bilişim sistemleri devreye girmekte ve değer oluşturması ile öngörü geliştirme işlemini yaptırabilmektedir. Bir bilişim sisteminin belki de en gizli ve en değerli fayda kategorisi budur. Eğer kurumlarda doğru öngörüler oluşmaz ise yarattıkları sorunları fark etmeyebilir veya uçuruma gittiğini göremiyor olabilir. Daha neler yapabileceğini değerlendiremeyebilir, iyileştirme fırsatlarını göremeye bilir, yatırım fırsatlarını kaçırabilir veya rekabetin gerisinde kaldığını göremeyebilir. Tüm bunlardaki olabilecek bir miktar iyileşme diğer dolaylı ve doğrudan kazanımlarda kelebek etkisi ile katlanarak fayda artışı sağlayabilecektir.

Tüm bu faydaları sağlayabilmek için sağlık bilişim sistemi ve hastane yönetim programlarında bir değişim yaşamamız gerekmektedir. Programcılık mantığında üç temel kategori vardır (Tablo 2). Bu kategoriler yine veri üzerinden tarif edilebilmektedir. Bir yazılım nesnelerden ve olaylardan elde edilen kayıtların az veya çok ama tamamı olmayarak bir kısmını işliyor, kayıt ediyor veya gösteriyor ise bunlara Veri Kayıt Programları diyebiliriz. Eğer bir adım öne gidip nesnelerin tamamını varlık, fonksiyon ve gelecek bilgisi kapsamında tam olarak tutuyor ancak olayların tamamını tutmuyor ise bunlara Kaynak Yönetim Programları diyebilir. Enterprise Resource Planning veya Kurumsal Kaynak Yönetim Programları denen programlar bu kategoridedir.

Tablo 2. Programlarda beklenen maturasyon basamakları

Kategori 1: Veri kayıt programları: Klasik HIS
Kategori 2: Kaynak yönetim programları: Klasik ERP
Kategori 3: Sistem yönetim programları: Closed Loop Management System

Bunun bir üst kategorisi daha vardır ki bu işin zirvesi denen yazılımlar bu aşamada başlamaktadır. Olaylardan ve nesnelerden elde edilen tüm verileri işleyen programlar olabilmek için ilgili sektörün evrenine dâhil olan tüm nesnelerin tanımlanması, bunlarla ilişkili veya ilişkisiz tüm olayların tanımlanması, her birinin modül modül oluşturulması ve 360 derece yaklaşımı ile kullanılabilir veya yönetilebilir olması gerekmektedir. Bu aşamaya gelmiş bir program ancak yukarıdaki 6 fayda kategorisinin tamamını en büyük başarı ile yapabilecektir. Daha aşağı kategorilere düşen programlar fayda kategorisinde de daha aşağılara düşecektir. Bu konuda hastane işletim sistemlerinin maturasyon piramidi tarihsel seyri ile ilişkili olarak Resim 1’de verilmiştir. Günümüzde Hastane İşletim Sistemi dediğimiz yazılımlar dünyada ve ülkemizde de Yazılım kategorisi 1 olarak yani Veri Kayıt Programları olarak çalışmaktadır ve bu da aşağıdaki piramitte 3. Seviyeye gelmektedir. Kategori 2 düzeyinde yazılıma çıkmak önümüzdeki ilke hedef olmalıdır ve katman 4’e çıkılmalıdır. Bunun arkasından ancak zirve değere 5. Seviye yazılımlara veya programcılık mantığında Kategori 3 düzeyinde gerçek sistem otomasyonlarına sahip olunabilecektir. Bu sayede de altı başlıkta açıklanan faydaların tümünde en yüksek kazanımlar elde edilebilecektir.

Şehir Hastaneleri Bize Neden Karmaşık Geliyor?

Medikal News Medikal News 18 Nisan 2017

alper cıhan

 Prof. Dr. Alper CİHAN yazdı…

“Hastanecilik ve Sağlık İşletmeciliği Alanı” yönetim biliminin halen üzerinde kesinleşmemiş birçok tartışma ile teori geliştirdiği en önemli alanlardandır. Havacılık, uzay teknolojileri, savunma ve güvenlik sistemleri, elektronik, otomotiv ve benzeri birçok profesyonel ve ticari sektör çok sayıda yönetim sistemi ve teorisi geliştirmiştir. Bunları profesyonelce uygulayan uzmanlarını da yetiştirmiş olması ile sağlıkta yaşanan sıkıntılardan çok uzaklar diyebiliriz. Sağlıkta ise halen sistem ve teori geliştirmekle uğraşan sağlık yönetim sektörü, bir taraftan da yeni gelişen istek ve yapılara çözümler üretmekle yoğun uğraşmak zorunda kalmaktadır. Yakın geçmişte hastane yapıları 400 yataktan büyük olmamalı şeklindeki yanlış inancın, nasıl ve ne sürede değiştiğini ve 3.000-4.000 yataklı hastanelerin dünyada yayılmaya başladığını birçoğumuz fark edememiş olabiliriz. Daha 300-400 yataklı hastanelerde mükemmel yönetim ve memnuniyeti yakalayamamışken, verimliliğin ve kalitenin basit matematiksel formüllerini bulamamışken, bu kadar büyük hastaneleri yönetme isteği insana gerçekten heyecan vermektedir. Şehir hastanelerini açmaya başlamadan önce konuşulan “bu hastaneleri nasıl yöneteceğiz” tartışmaları da halen sürmektedir. Nasıl yönetileceği tartışılan yapıların önce var edilme süreçlerinin tamamlanması ve sonra da bu ortaya çıkan yapının doğuş sürecinden yola çıkarak yönetimsel modelin kurulması daha tabiidir. Henüz mevcudiyeti ve formatı üzerinde ortak görüşler oluşmamış yapıların yönetim modeli ve kurallarına ortak karar vermek kolay olmayacaktır. Dolayısı ile bu yapıların yönetim sistemi tartışmasından önce varoluş süreci ve detayları üzerine yapılacak tartışma ve geliştirilecek görüşler, yönetim sistemi üzerine daha kolay ortak akıl oluşturmaya yarayacaktır.

Yönetim bilimi ve sistem mühendisliğinde, varoluşsal bir sürecin SIFIR noktasından HEDEF noktasına ulaşması hiçbir zaman ANİDEN ortaya çıkmamaktadır. Bu arada geçen zaman ve yapılan eylemlere “yaşam döngüsü” adı verilmektedir. Dolayısı ile geliştirilecek her iş veya kuruluş için belirlenen zaman dilimleri içinde bir yaşam döngüsü geçerlidir. Bu yaşam döngüleri de bilim otoriteleri tarafından belli tanımlama ve modellerle sınıflandırılmıştır.

Şekil 1. Şehir hastanelerinde şelale tarzı yaşam döngüsü

1

En klasik model olan ve bitir başla modeli gibi her işin bir önceki işin bitirilmesi ile başlanmasını içeren yukardan aşağı su şelalesi akışı modeli üzerinden tanımlanan Waterfall Modeli, pratikte çokça kullanılan bir modeldir. Şekil 1 de görülen modele göre ilk işi planlayıp bitirip sonucu gördükten sonra diğer adıma geçiş, sonra diğer adıma geçiş derken, kaç adım var ise o kadar basamakta hedefe ulaşma planlanmaktadır. Waterfall Modeli, ilerde yapılacak işlerin ilerde düşünülmesi gerektiğinden çabuk başlanabilen ve basit dizin ile yürütülebilen bir model olarak karşımıza çıkmaktadır. Çok karmaşık olmayan orta ve küçük kurumsal iş döngüleri için iyi bir model olarak görülmektedir. Şehir hastaneleri gibi yapısal, işlevsel, mal alımı ve hizmet sunumu gibi birbirinden çok farklı ve çok boyutlu iş ve fonksiyonlar içeren makro sistemlerde sıralı iş takibi sistemi, giderek her basamakta sorun oluşturan veya her basamakta çözülecek yeni problemler keşfeden bir yapı doğuracaktır. İlk basamak ve öncelik olan işten başlayıp her aşamayı başarılı bir şekilde tamamlamak ile uğraşırken sürekli hem yeni adımlarla, hem de eski adımların fonksiyonları ile ilgili yeni yeni sorunlar veya önceden belirsiz olan noktaların yeni sorun olarak karşımıza çıkmasından kurtulmak mümkün olmayacaktır. Basit sıralı işlerde iyi bir model iken işin bazı kısımlarının sonradan ortaya çıkacağı veya tamamlanmasının sonradan mümkün olduğu durumlarda, yâda işin adımlarının, kısımlarının çok paydaşlı olduğu durumlarda sürekli problemlerle uğraşılan ve sürekli itiraz, tartışma ve değişikliklerle tarafları huzursuz eden bir döngü yaşanacaktır.

Yaşadığımız deneyimler yukardaki benzeri problemleri içeriyor ise, tabii olduğumuz yaşam döngüsünü ve bileşenlerini tekrar gözden geçirmek gerektiği açıktır. Ancak bir yaşam döngüsü veya süreç planlaması yaparken, hiçbir zaman doğrudan sürece başlanmamalıdır. Mutlaka; amaç, hedef, kapsam, temel ilke ve değerler ile işlerin ve takımların kimliklendirilmesi ilk iş olmalıdır. Bu sebeple önce işin ana bölümleri tanımlanmalı ve detaylandırılmalıdır. 3P olarak adlandırılan şehir hastaneleri konsepti Public-Private-Partnership kelimelerinin ilk harflerinden oluşmaktadır ancak sözleşmelerde yer verilen P1 ve P2 hizmetlerin bu kelimelerle ilgisinin olmadığı işin içine girince fark edilmektedir.

Şekil 2. Şehir Hastanelerinde iş bölümlerinin P Şeması

2

Şekil 2’de görüldüğü gibi; mevcutta kullanılan hastane binaları ve personelinin gelecek durumlarına ait işler ile henüz taşınmadan önce şehir hastanesi için yapılacak açılış öncesi işlemler kolayca P0 olarak adlandırılmaktadır. Fakat bu kolayca adlandırılan P0 iş ve işlemler nasıl tasarlanmalı veya temel değer ve ilkeler neler olmalıdır konusunda sözleşme maddeler içermediğinden önemli bir problem yumağı olarak her daim karşımıza çıkmaktadır. P0 işlemler olarak hangi hastaneler ne şekilde taşınacak, kimler ve hangi personeller nerelere geçecek, kalan bina ve malzemeler ne olacak gibi birçok detay içeren konular önemli karar mekanizmalarına ihtiyaç duymaktadır. Sözleşmede yer alan P1 hizmetleri bina yapımı ve onun doğrudan hizmetleri ile ilgili işleri içermektedir. P2 Hizmetleri, tıbbi hizmetleri ve destek hizmetleri içeren ve yüklenici tarafından üstlenilmiş olan işleri kapsamaktadır. Bu P1 ve P2 hizmetler, sözleşme ile tanımlanmış olmasından dolayı esasen bir mesnete bağlı olduğundan, kısmen karmaşık değildir.

Şehir hastanesinin açılış işlemleri diğer normal hastanelerimizin prosedürlerinin hemen tamamını içermekte olduğundan neredeyse en rutin işlem olarak P0 modülünün gidilecek hastane işlemleri içinde kolayca halledilmektedir. Ancak Hastane açılışı sonrası işletme döneminde P3 modülü olarak adlandırdığımız klinik hizmetlerin ve idari hizmetlerin nasıl ve ne konsepte yürütüleceği aşaması da sözleşmede açık hükümlerle yazmadığından, üzerinde oldukça geniş çevreler ve konseptlerle çalışması gerekmektedir. Hastane yönetiminin hem yüklenici tarafında hem de idare tarafında nasıl kurgulanıp yürütüleceği, taşınır işlemleri, insan kaynakları hizmetleri, destek hizmetler ve mali hizmetlerin yürütme prensipleri mutlaka önceden kurgulanmalıdır. Ayrıca hastanenin var oluş sebebi olan tıbbi hizmetlerin hangi departmanlar, klinikler ve alt birimlerde hangi akış ve ilişkilerde yürütüleceği, çalışacak kişilerden beklentiler ve çalışacak kişilerin beklentileri, yönetimin beklentileri ve süreçlerin neler olduğu, tarafların tümünün ortak aklı ile kararlaştırılmalıdır. Bu klinik ve işletmesel planlama aynı zamanda hizmet alımı yapılan ve karşılığında ödeme yapılacak olan P1 ve P2 hizmetler için de çok önem arz etmektedir.

İşletme dönemi içindeki her ay sonunda da tüm hizmet alımları ve gerçekleştirilen faaliyetlerden doğan gelirlerin yüklenicilere ve hastane ilişkili paydaşlara dağıtılması işlemi var ki, belki de süre olarak en kısa ama önem olarak tüm kesimlerin özlemle beklediği ödeme süreci P4 Modülü olarak karşımıza çıkmaktadır. Gerçekleştirilen hizmetlerden elde edilecek gelirlerin her türlü detayı ile kaydı ve tahsilatı ile hizmetlerin gerçekleşmesine göre tahakkukların ve ödemelerin oluşması aşamasında birçok değişkenli formüllerle gerçek hak edişlerin iç ve dış paydaşların ikna olacağı şekilde hesaplanması ve ödenmesi de en önemli çıktıyı oluşturmaktadır. Ancak bu P-0-1-2-3 ve 4 nolu modüller birden ortaya çıkamayacak olup gelişimsel bir sürece ihtiyaç duymaktadır. Gelişimsel sürecin aşamaları öncelikle doğru detaylandırılmalıdır. Aksi halde doğal olarak ortak akıl oluşmayacağından, her aşama veya her modül için ayrı bir gelişimsel konsept uygulanması gündeme gelecektir. Bu da her basamakta yeni sorunlarla karşılaşmaktan tüm süreçleri zorlaştıracak ve bulanıklık yaratacaktır. İşlerin doğal yapısına bakıldığında yatayda 4 basamak ve 4 rapor şekli görülmektedir. Bu basamakların ilki Şekil 3 te görüldüğü gibi öncelikle ne üzerine anlaşıldığı, yani VAAD kısmıdır. Başlangıçta VAAD’i belli olmayan hiçbir teklif gerçekleşme sürecinde ortak akıl oluşturmayacaktır. Bu sebeple öncelikle her konunun VAAD’i üzerinde detaylı uzlaşma yapılması şarttır.

Şekil 3. Her basamak için sorgulanması gereken süreç akışı

3

VAAD’i kesin olarak uzlaşılmış bir meselede ikinci aşama ortaya konan yapı veya sunulan TEKLİF’in vaade uyumunun değerlendirilmesidir ki herhalde bu aşamada zor olmayacaktır. Vaad ile teklifin birbirini sorunsuz tuttuğu durumlarda sözleşme gerekleri yerine getirilmiştir ancak sözleşme gerekleri ile sağlık kalite standartları (SKS), olağan koşullar ve MEVZUAT’lara uyum olup olmadığının değerlendirilmesidir. Bu 3 değerlendirmenin arkasından RAPOR basamağı gelmektedir ki, ilk aşamalar konsensusla yürütülür ise problem veya öneri kısmında dokuz doğurmamız engellenecektir. Aksi halde bu aşamadaki her doğum sancısı bize yol, su elektrik ve maliyet olarak mutlaka geri dönecektir ve dönmektedir. Peki, bu karmaşık anlatım ve engebeli uzun yol, nasıl basitleştirilecek ve anlaşılır hale getirilecektir. Öncelikle sistem uzmanlarının kullandığı yaşam döngüsü yöntemlerinden biri olan SPİRAL ARTIRIMLI MODEL burada eşyanın doğası olarak karşımıza çıkmaktadır.

Şekil 4. Şehir hastaneleri için spiral artırımlı model yaşam döngüsü.

4

Şekil 4 de görüldüğü gibi, spiral artırımlı model, bütün süreçlerin başlangıçta kestirilemediği, zaman içinde arttırımsal bir tasarımla bazı iş ve kararların kesinleştirilmesi gerektiği durumlarda kullanılır. Temel eğitimde bütün matematik dersinin ilk sene anlatılmayıp, her sene bir miktar daha genişletilip derinleştirilerek anlatılması gibi kendini geliştiren modeldir. Her döngüde bir adım daha detaylanarak veya genişleyerek işlerin ilerletildiği modeli anlatır. Şehir hastaneleri tam olarak bu modele uyan bir varoluş döngüsüne sahip olmakla beraber şartlar da zaten bizi bu modele itmiş görülmektedir. Ancak bu modelin uygulama kabulü önceden oluşmadığından, taraflarda çekinceler oluşmuş ve işin belirsizliği veya arttırımsal gelişimi yanlışlıkla GİZLİLİK olarak düşünülmüş ve adeta bazı bilgiler otomatikman sır olarak adlandırılmıştır. Bu da tarafların belirsizliğini ve tartışmasını artırmış olarak karşımıza çıkmıştır. Şu ana kadar olan hastanelerimizde, bitmek üzere olanlarda veya planlama aşamasında olanlarda bu tür bilimsel model ve formatları kullanarak yol almak elbette Amerika’yı yeniden keşfetme zorluğundan bizleri kurtaracaktır. Öncelikle basamaklar resmen tanımlanmalı, döngüsel yollar netleştirilmeli, iç, dış ve yandaş paydaşlar resmi olarak görevlendirilmelidir. Bu işlemler yapıldığı ve profesyonel modeller kullanıldığı sürece daha büyük işlere ve dönüşümlere imza atacak idari ve bürokratik kadroya sahip Bakanlığımız ve Yüklenicilerimiz tarih yazmaya daha hızlı ve daha az maliyetli devam edecektir.

Hastaneleri Ne Zaman Mühendisler Yönetecek?

Medikal News Medikal News – 13 Nisan 2015

Yazan: Prof. Dr. Alper CİHAN

Sağlık Sistemi Yönetiminin, bir arada işleyen çok sayıdaki iş kolu, sağlık alanını zor ve sadece sağlıkçılarca hâkim olunan bilim alanı olmaktan çıkarmıştır.

Hastane Bir Sistem Teorisidir

Herhangi bir organizasyon mal veya hizmet geliştirir, bunun karşılığında gelir elde ediyor ve bu gelirle kendi varlığını sürdürüyor ise işletme unvanı almak için zorunlu olan üç temel şartı yerine getirmektedir. Hastaneler de bu anlamda işletme tanımına girmekte olup aynı zamanda da mega-işletme tanımına girmektedirler.

Sağlık yönetim sisteminde, mevcut hataların, mevcut eksikliklerin çokça eleştirildiği sağlık hizmet sunumunda olayların dünyanın birçok yerinde çokta mükemmel gittiğini söylemek mümkün değildir. Ortalama 400 yataklı bir hastaneyi ele aldığımızda yıllık 100 milyon TL dolaylarında bir ciroya sahip olabileceği, 2.000 civarında personel çalıştıracağı, yılda yaklaşık bir milyon hastaya hizmet vereceği, bir arada 50 veya daha fazla değişik iş kolunun bulunacağı görülmektedir. Bu boyuttaki hastanelerde ortalama 30 bin çeşit farklı karakterde taşınır mal kullanılmakta olup 100 veya daha üstü fonksiyonel departmana sahiptir. İlkokul mezunundan profesöre kadar her türlü eğitim düzeyinde çalışana sahiptir ve ana gider kaynağı insan hizmetidir.

Peki, hastane yönetimlerinde sorunumuz var mı? Yaptığı işin doğası gereği, insanlara ve çok sayıda insana hizmet verdiğinden, beklentilerin ve isteklerinde kontrol edilmesinin çok zor olduğu işletmelerdir. Hastanelerimize baktığımızda, sorun yaşıyor muyuz konusu süreç yönetimi mantığında profesyonelce ele alınmalıdır. Bir hastaneyi örnek alarak aşağıdaki sorulara tamamen olumlu cevap verdiğimizde, o kurumda başarılı bir süreç yönetiminin yapıldığı kolayca anlaşılacaktır.

  • Profesyonel idare var mı?
  • Kayıpsız ve israfsız taşınır mal yönetimi var mı?
  • Gecikmesiz ve şaibesiz satın alma var mı?
  • Mutlu eden insan kaynakları var mı?
  • Kesinti olmadan faturalama var mı?
  • Sıfır kayıt dışı hizmet var mı?
  • Mükemmel güvenlik, yemek ve temizlik hizmetleri var mı?
  • Hastaların hiçbir şikâyeti olmuyor mu?
  • Hiç enfeksiyonumuz olmuyor mu?
  • Herkes bu kurumda çalışmak istiyor mu?
  • Yatırımın geri dönüşü mantıklı mı?

Tüm bu sorulara olumlu cevap verebiliyor isek hastanemizin sistemi mükemmel çalışıyor demektir. Ama negatif cevaplar veriyor isek ciddi bir sorunumuz ve önümüzde çözmemiz gereken dev bir sistem var demektir.

Sistem Nedir?

Sistem’in kısa tanımı bir ihtiyacı karşılamak için bir arada işleyen nesneler ve olaylar kombinasyonudur.

Bir yapı ya da topluluk olarak farklı unsurlardan oluşan ve elementlerin tek başına hedeflenen sonuçları veremediği organize bütünsel tasarımdır. Sadece bu elementlerle sonuçlar elde edilemez. Elementler ya da parçalar, insanlar, donanım, yazılım, tesisler, politikalar ve belgeleri içerebilir; yani her şey sistemler düzeyinde sonuçlar üretmek için tanımlanır. Sonuçlar sistem niteliklerini, özelliklerini, davranışlarını, işlevlerini, davranışlarını ve performansını içerir.

Sistem parçalarının tekil ürettiği değerlerin toplamından daha fazla değer ürettiği zaman Başarılı Sistem olarak adlandırılır.

Mühendislik Nedir?

Mühendislik, öğrenme, deneyim ve uygulama ile elde edilen matematik ve doğal bilimler bilgisinin, muhakeme ile birlikte eşyanın tabiatına uygun olarak ekonomik biçimde insanlık için uygulanmasıdır. Fen ve doğal bilimler ile sorunlara çözüm getirme sanatıdır. Belirli bir ihtiyacı karşılamak için gerekli teknik ürün ve sistemi üretme sürecidir. Mühendis, belli amaçlara yönelik olarak, kısıtlamalarıyla birlikte ortaya konan bir soruna teknik çözüm bulan kişidir.

Mühendislikte tasarım ve analizin amacı: En yüksek yararı oluştururken en düşük maliyete (ürün maliyeti, ürün hizmet maliyeti, sosyal maliyet) erişmek üzere fiziksel etmenlerin nasıl değiştirileceğini belirlemektir.

Amerikan Mühendisler Konseyi’nin tanımına göre mühendislik; “bilimsel prensiplerin tek başlarına veya bir arada alet, malzeme, yapı, makine, süreç ve sistem tasarlamak ve geliştirmek için uygulamaya geçirilmesi ve yine bu prensiplerin sistemsel davranışlarının belirli şartlar altındaki davranışlarının tahmin edilmesi ve bu suretle süreçlerin daha ekonomik, insan hayatı ve eşyanın daha güvenli hale getirilmesi için kullanılmasıdır.”

Türkçe de “mühendis” kelimesi Arapça “Hendese” kelimesinden gelmektedir. Hendese kelimesi Arapçada geometri anlamına gelir. Mühendis sözcüğü ise Arapça geometri (hendese) ile meşgul olan, geometri bilen kişi anlamına gelmektedir.

Ülkemizde hemen her kesimde mühendis veya mühendislik kelimesinden ürün geliştirme, mal veya malzeme bilimi, teknik işlerin yapılması anlaşılmaktadır. Yukarıdaki tanımlardan da anlaşılacağı gibi dilimizde mühendis kelimesi üzerinde bir kısıtlama mevcuttur. Mühendis veya mühendislik her türlü bilimi mantıksal ve ilişkisel olarak kullanarak sorunlara veya beklentilere fen, matematik ve akla dayalı çözümler getirme sanatıdır.

Sistem Mühendisliği Nedir?

Sistem mühendisliği, tüm sistem bileşenlerinin optimum dengeye ulaşması amacıyla toplam sistem gelişimini kontrol eden bir yönetim fonksiyonudur. Bir operasyonel gereksinimi, sistem parametreleri tanımına dönüştüren ve bu parametreleri tüm sistem etkinliğini optimize etmek için entegre eden bir bilişsel çalışma disiplinidir. Müşteri ihtiyaçlarını karşılamak için, sistem, insan, ürün ve süreç çözümlerinin entegre edilmiş ve yaşam döngüsü ile dengelenmiş bir düzenini geliştirmek ve doğrulamak için yapılan tüm teknik uğraşları kapsayan disiplinler arası bir yaklaşımdır. Bu kapsamdan bakışla süreç mühendisliğinde her süreç kendinden önceki sürecin müşterisidir. Bu ilişkilerin doğru kurulması entegre bir sistemin sağlığı açısından temel faktördür.

Sistem mühendisliği şunları kapsar:

Sistem ürünleri ve süreçleri için gelişme, üretim, doğrulama, yerleştirme, operasyonlar, destek, imha, kullanıcı eğitimi ile ilişkili teknik uğraşlar,

Sistem konfigürasyonunun tanımlanması ve yönetimi,

Sistem tanımının, iş dağılımının ve akışların geliştirilmesi, denetlenmesi, yorumlanması, tasarlanması,

Yönetsel karar verme için bilgi geliştirilmesi.

Sistem mühendisliği terimi 1940’larda Bell Telefon Laboratuvarlarında kullanılmıştır. Farklı sektörlerde yapılan işlerin karmaşıklığı arttıkça sistem mühendisliği yaklaşımı ihtiyacı ortaya çıkmıştır. 1990 yılında ABD şirketleri ve kuruluşların bir dizi temsilcileri tarafından sistem mühendisliği uygulamaları ve eğitiminde iyileştirme ihtiyacını karşılamak için profesyonel bir toplum olan Sistem Mühendisliği Ulusal Konseyi (NCOSE) kurulmuştur. ABD dışındaki sistem mühendislerinin artan katılımı sonucunda, 1995 yılında kuruluşun adı Uluslararası Sistem Mühendisliği Konseyi (INCOSE) olarak değiştirilmiştir. Birçok ülkede okullarda sistem mühendisliği lisans programları sunulmuş ve sürekli eğitim seçenekleri mühendislik uygulamaları için mevcut hale gelmiştir. Sistem Mühendisliği Bilgisi Grubu (The Systems Engineering Body of Knowledge-SEBoK) üç tip sistem mühendisliği tanımlamıştır:

  • Ürün Sistemleri Mühendisliği (Product Systems Engineering, PSE), donanım veya yazılımdan oluşan fiziksel sistemlerin tasarım odaklı geleneksel sistem mühendisliğidir.
  • Kurumsal Sistemler Mühendisliği (Enterprise Systems Engineering, ESE), örgütler veya kuruluşların organizasyonları, yönetsel sistemleri, işletmelerin bakışı ile ilgilidir.
  • Hizmet Sistemleri Mühendisliği (Service Systems Engineering, SSE), hizmet sektöründeki işlerin, akışların, amaç ve hedeflerin sistem mühendisliğidir.

Sistem mühendisliğinde ana basamaklar aşağıdaki gibi işlemektedir.

  • Süreç Başlangıcı
  • İhtiyaçların analizi
  • Fonksiyonel Analiz ve Ayrıştırma
  • Sentez
  • Sistemin Analiz ve Kontrol Dengesi
  • Süreç Çıktısı

Bu yaklaşım kurumlara ve sektörlere göre de fiili uygulama geliştirmek için birçok yöntem kullanmaktadır. Klasik mühendislik disiplinleri yaklaşımı aşağıdan yukarı doğrudur (bottom-up). Önce bileşenler oluşturulur, ilişkilendirilir, daha sonra bir üst bileşen ile bağlantılandırılır. Sonuçta sistem elde edilir. Bu yöntem görece basit problemlerin çözümü için oldukça kullanışlı ve geçerlidir. Ancak kompleks problemler aşağıdan yukarı yaklaşım ile çözülemezler. Sistem mühendisliğinde, öncelikle sistem bir bütün olarak tanımlanır. Bu yaklaşım sistemi, çevresini ve ara yüzlerini anlamayı kolaylaştırır. Sistem gereksinimleri geliştirilir. Sistem anlaşıldıktan sonra alt sistemler, alt sistemleri oluşturan takımlar vs görülür. Bu tasarım tipine de yukarıdan aşağı geliştirme denir (Top-Down).

Sağlık Sistem Mühendisliği Nedir?

Sağlık Sistemi Yönetiminin, bir arada işleyen çok sayıdaki iş kolu, sağlık alanını zor ve sadece sağlıkçılarca hâkim olunan bilim alanı olmaktan çıkarmıştır. Çok sayıda çalışanın ve hizmet alanın bir arada olduğu büyük kurum ve kuruluşlar, büyük bütçelerin döndüğü mali yapı ve insan sağlığı gibi kalite ve hatasızlığın çok önemli olduğu bir hizmet alanında ne kadar zor olduğunu anlatmaya gerek yoktur. Sağlık sistemini yönetmek, bu amaç için eğitilmiş ve nitelikli insanlar gerektirir. İhtiyaçları doğru gören, öncelikleri doğru belirleyebilen, değişim ve gelişimi doğru yönetebilen, insanını ve toplumunu tanıyan, konusunda uzman, ehliyetli insanlar gerektirir.

Yönetim sektöründe insanoğlunun en güzel örnekleri her zaman havacılık sektöründen verilir iken, kötü örnekler de genellikle sağlık sektöründen verilmektedir. Tıbbi hatalar, ihmaller, gereksiz işlemler, yüksek maliyetli verimsiz tedaviler gibi genellikle çok sayıda olumsuz örnek dile getirilmektedir. Milyonda birden daha az hataların veya eksikliklerin yaşandığı havacılık sektörü insanoğlunun mükemmelliği yakalayabilecek yetenekte olduğunu göstermektedir. Peki, sağlıkta neden yakalayamıyoruz? En önemli sebebi havacılığa yaptığımız maddi ve insan kaynağı desteğini sağlık sektörüne yapmıyoruz. Zannediyoruz ki her konuyu bilen sağlıkçılar kendilerini de en iyi yönetirler. Sanıyoruz ki burada sağlık özel bir alandır, bunun satın almasından, otelcilik yönetiminden, temizlik ve güvenlik hizmetlerinden bundan daha fazlası beklenmez. Bu aslında konuya ciddiyetle eğilmediğimizin temel göstergesidir. Yukarıdaki birimlerin tamamı sistem mühendisliği çalışmaları gerektiren, bilimsel yoğun detaylar içeren, yönetsel birçok zorluk ve belirsizlik içeren alanlara sahiptir. Bu alanların her biri için ayrı ayrı sağlık sistem mühendisliği çalışmaları yapılması gerektiği gibi bu sistemlerin tümüne sahip olan Sağlık Bakanlığı içinde Makro Sistem tasarımları yapılmalıdır. Bu amaçla kurulan Türkiye Sağlık Enstitüleri gibi uluslararası kurumlar, yıllar önce birçok gelişmiş ülkelerinde de faaliyete geçmiştir. Esasen adı Sağlık Sistem Mühendisliği çalışması olarak konmamış olsa da aslında çok sayıda uzman kimliksiz olarak bu çalışmaları yürütmektedir.

Sağlık Sistemi Yönetimi’nin birçok alt kırılımı mevcuttur. Burada sağlık sistemi kavramından hizmet üretiminin yönetimini anlamaktayız. Sağlık hizmeti elle tutulamayan, önceden biriktirilemeyen, kişiye özel gelişen bir kavramdır. Özellikle sağlık hizmetleri gibi asimetrik bilgi hiyerarşisinin yoğun olduğu ve hizmete ihtiyaç olduğu anda ertelenemez karakterde olması, sebep, sonuç ilişkileri ile kalite ve memnuniyet durumlarının da açıkça görüldüğü bir ortamdır. Peki, bu ortamda neyi yönetiyoruz? Bu yönetim bir makinayı, bir otomobili veya uçağı yönetmek gibi fiziksel bir olgu değildir. Sağlık Sistemi Yönetimi, çok sayıda birbirine geçmiş sistemi, sınırsız istek ve ihtiyaçları, eldeki sınırlı kaynaklarla karşılama ve memnuniyet oluşturmaya yönelik idari ve kavramsal bir hizmet sunmadır. Aslında ortaya çıkan yönetim hizmeti zihinsel bir aktivite ile yapılan bilgi yönetimidir. Olaylara, kavramlara, nesnelere ve eşyanın tabiatına ait verileri toplayıp, bunlardan malumat yoluyla çıkarımlar oluşturma işlevidir.

Büyük bir evreni olan sağlık sisteminin içindeki bir hastanede bile yukarıdaki kadar farklı ve geniş alanlarda fonksiyonlar sürdürülmektedir. Aslında sağlık sistem yönetimi, yüzlerce yıldır geliştirilmekte ve kullanılmakta olan bilimsel prensiplerden yararlanılmadan yapılması mümkün olmayan bir problemdir. Bu sebeple bu fonksiyonların birleşik tasarımı ve geliştirilmesi faaliyetlerini “Sağlık Sistem Mühendisliği” olarak ifade edilmektedir. Bu ifade dünyada çoktan beri yaygın kullanılmaya başlamış bir ifadedir. Sağlık sistem mühendisliği ifadesi ilk defa 1970’lerin sonlarında literatüre girmiştir. Sağlık sistem mühendisliği, özelde sağlık işletmelerini ve genelde de sağlık sisteminin tamamını karmaşık sistemler olarak kabul eder ve gelişmiş mühendislik yöntemlerinin bu sistemler üzerinde uygulanmasını hedefler. Bu yöntemlerden başlıcaları arasında; sürekli hizmet, karar verme, kaynak yönetimi, tedarik yönetimi, bina ve teknoloji yönetimi, verimlilik ve optimizasyon sağlama, bilgi keşfi, insan kaynakları yönetimi, kalite geliştirme, iletişim ve bilgi teknolojileri sayılabilir.

Mühendislik disiplinleri içerisinde bu yöntemlerin yaygın şekilde uygulandığı, endüstri mühendisliği ve yönetim/işletme mühendisliği gibi alanlar mevcut olsa da, bu yöntemlerin sağlık işletmelerinde ve sistemlerinde uygulanıyor olması nedeniyle, bu alanda çalışan mühendisler, sağlık sistem mühendisi olarak isimlendirilmektedir. Ancak bu alanda sadece mühendislik bilgisi kesinlikle yeterli olmamaktadır. Başarı şekilde sağlık sistem mühendisliği yapabilmek için hem sağlık hizmetleri evrenini, hem de sistem mühendisliği evrenini en az lisans düzeyinde bilme zorunluluğu vardır. Aşağıdaki şekilde her iki alanın giderek nasıl birleştiği ve daha ne kadar birleşerek tek daireye dönebileceği görülmektedir. Her iki disiplini de profesyonel anlamda içselleştirmiş kişilerle bu yapı yönetim süreci olarak tek daire haline gelecektir.

Hastane Sistem Mühendisliğinde Hangi Ana Süreçler Vardır?

ISO/TC 176/SC 2/N 544R3 nolu standartta süreçler aşağıdaki gibi tanımlanmıştır.

Organizasyonun Yönetimi İçin Gereken Süreçler: Stratejik planlama, politikalar oluşturulması, amaçların belirlenmesi, iletişim sağlanması, diğer kuruluşun kalite hedefleri ve istenilen sonuçları ile süreç mimarisinin tasarlanması, kaynakların etkin kullanılması gibi yönetsel işleri planlayan süreçtir. Sistem mühendisliği çalışmaları bu guruba girmektedir.

Gerçekleştirme Süreçleri (Fonksiyonel Süreçler): Sistemin ana varlık sebebini yerine getiren süreçlerdir. Hastanelerde teşhis ve tedavi süreçleri bu guruba girmektedir.

Kaynakların Yönetimi İçin Gereken Süreçler (Destek Süreçler): Sistemin ana varlık sebebini gerçekleştirme esnasında kaynakları sağlayan, bu faaliyetleri daha iyi yerine getirmesi için ihtiyaçları karşılayan süreçlerdir. Hastane müdürlüğü süreçleri bu guruba girmektedir.

Ölçme, Değerlendirme ve geliştirme Süreçleri: Ana ve destek faaliyetleri, yönetim faaliyetlerini yerine getirirken, performans analizi, etkinlik ve verimliliğinin artırılması için veri toplayan ve ölçümlemeleri yapan süreçlerdir. Bunlar (düzeltici ve önleyici faaliyetler için örneğin) ölçme, izleme, denetim, performans analizi ve iyileştirme süreçlerini kapsar. Ölçüm süreçleri genellikle yönetim süreçlerinin bazen de destek süreçlerin bir parçası olarak anılmaktadır. Aşağıdaki şekilde yukarıda anlatılanlar grafiksel olarak gösterilmiştir. Bu şemaya göre yönetsel süreçleri sağlık sistem mühendisleritıbbi süreçleri yönetim eğitimi almış uzman sağlıkçılardestek süreçleri sağlık yönetimi, sağlık kurumları işletmeciliği veya işletme eğitimi almış kişilerölçme ve değerlendirme süreçlerini de matematik temelli analiz eğitimi almış kişiler yapmalıdır.

Tablo 1. Hastanede ana süreç yönetimi

Hastanecilikte ana süreçlerin yönetimini kimler yapmalı
Yönetsel süreçleri sağlık sistem mühendisleri,
Tıbbi süreçleri yönetim eğitimi almış uzman sağlıkçılar,
Destek süreçleri sağlık yönetimi, sağlık kurumları işletmeciliği veya işletme eğitimi almış kişiler,
Ölçme ve değerlendirme süreçlerini de matematik temelli analiz eğitimi almış kişiler yapmalıdır

Şekil 2. ISO 544 Süreç yönetimi standart şeması

Bütün bunlar, “sağlık sistemi yönetiminin” sadece bir modelleme ve öngörüsel yönetim konusu değil, karmaşık bir sistem yönetimi konusu olduğunu göstermektedir.

Hastanelerin fonksiyonlarına baktığımızda aşağıdaki başlıkları sayabileceğimiz gibi bazılarımız bunları daha da çoğaltabilir veya birleştirerek azaltabilir.

Yönetim fonksiyonlarında amaç, hedef, temel ilke ve değerler, stratejiler, uygulama politikaları, örgütsel yaklaşım ve stratejik planlama temel başlangıç işlemleridir. Bunların ardından iş akışları, değer yönetimi, değer akışı ve hedeflerle ilişkilendirilmesi, sayısal yönetim teknikleri ile bunların ilişkilendirilerek mantıksal ve bilimsel yönetim prensiplerinin geliştirilmesi gerekmektedir. Bunlar için strateji kurul ve komisyonlarının kurulması, tüm ana ve alt süreçlerin en detaylı analizlerle geliştirilmesi gerekecektir. Zaman ve mekân planlamaları ile birlikte iş akışı simülasyonları ile yatırımın en doğru ve başarılı şekilde geri dönüşünün planlanması ve başarılması yönetim sürecinin ana performans kriteridir.

Tıbbi süreçlere, yani hastanenin varlık sebebi olan teşhis ve tedavi süreçlerine baktığımızda yukarıda sayılan planlamalar dâhilinde hizmetin en iyi şekilde verilmesini sağlamak temel hedeftir. Bu kapsamda profesyonel sağlık hizmeti sunan her birim ve branş kendi işlevlerini geliştirirken bu ekiplerden yönetim tecrübesi ve eğitimi olanlarında bu süreçleri profesyonel olarak yani asli iş olarak ele alıp yerine getirmelidir. Fonksiyonel süreçler mesleğin bir döneminde bayrak yarışı gibi elden ele değişen değil, profesyonel bir mesleki iş alanı olarak benimsenmelidir. Günümüzde üniversitelerimizde ve hastanelerimizde olan 2 dönem sürdür sonra sıranı başkasına ver mantığı profesyonel ve başarılı yönetim sistemleri için doğru değildir. Bu tıbbi süreçler içinde ayaktan veya yataklı tedavi hizmetleri, klinik hizmetleri, acil hizmetleri, poliklinik hizmetleri, laboratuvar hizmetleri, görüntüleme hizmetleri gibi yapısal tasarımlarla sistem kurgusu oluşturulmalı ve devam ettirilmelidir.

Destek süreçler ana fonksiyonları daha iyi yapabilmek için imkân ve kaynak sağlayan birimlerdir. Mesleki eğitimini sağlık kurumları işletmeciliği, yönetimi gibi alanda yapmış kişiler tarafından idari fonksiyonlar yerine getirilmelidir. Bu alanda gelir yönetimi, gider yönetimi, taşınır mal yönetimi, insan kaynakları yönetimi, otelcilik yönetimi, sosyal fonksiyonlar, çevre fonksiyonları gibi birçok alan vardır.

Tüm bu açılardan bakıldığında Yönetim Süreçlerini Sağlık Sistem Mühendislerinin yapma zamanı artık gelmiştir. Ben de mesleğini çok seven bir Cerrah olarak Sağlık Sistem Mühendislerinin planlama ve yönetim yaptığı mükemmel kurumlarda cerrahi yapmak istiyorum.

Paylaş